Ana Sayfa Siyaset Gündem Asayiş Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Spor Türkiye Erzurum Türküleri
Erzurumspor sahasında puan vermedi
Erzurumspor sahasında puan vermedi
Erzurumspor futbolcu listesi yayımlandı
Erzurumspor futbolcu listesi yayımlandı
'Türkçe’nin Farklı Kıtalardaki Serüveni'
'Türkçe’nin Farklı Kıtalardaki Serüveni'
Gazze'de can kaybı 41 bin 467'ye yükseldi
Gazze'de can kaybı 41 bin 467'ye yükseldi
Çiftçi: ‘Ahilik kültürünü yaşatmak görevimiz’
Çiftçi: ‘Ahilik kültürünü yaşatmak görevimiz’
HABERLER>GÜNDEM
19 Haziran 2009 Cuma - 00:31

"Suç duyurusu siyasi gösteriş"

Baykal Fatih Altaylı'ya konuştu: "3 gün açıklama yapmadım, durumun netleşmesini bekledim, Başbakan balıklama atladı"

 Suç duyurusu siyasi gösteriş

CHP lideri Deniz Baykal, Teke Tek'te Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı.

Baykal, ''Türkiye darbeye karşı şerbetlendi, ama belgelere karşı şerbetlenmiş değiliz. Belge atom bombası gibi... Akla, vicdana hükmediyor. Bir belge ile 70 milyonu bir yönden başka yöne çekiyorsunuz. Şimdi bunu keşfettiler ve Türkiye bunu tehlikeli bir şekilde yaşamaya başladı'' dedi.

DENİZ FENERİ

Baykal, Deniz Feneri soruşturmasına ilişkin soru üzerine soruşturmasıyla ilgili olarak bürokratik uygulamalar bahane edilerek Almanya ile adli yardımlaşmanın yerine getirilmediğini, hiçbir aşamada hızlı hareket edilmediğini savundu. Akman'ın yalnızca RTÜK başkanlığından ayrılmasının yeterli olmayacağını da savunan Baykal, üyeliğinin sürmesinin de yanlış olacağı görüşünü dile getirdi.

-''DARBE SİYASET GÜNDEMİNDEN ARTIK ÇIKTI''-

''Artık Türkiye'de kimse darbeye bel bağlamıyor. Türkiye darbeye karşı şerbetlendi. Darbe konusunun artık Türkiye'nin siyaset gündeminden çıkmış olduğunu görüyorum. Türkiye'deki Ordu'yu temsil eden, Ordu'nun temel sorumluluğunu üstlenmiş olan bütün kuvvetlerdeki bütün birimlerdeki ciddi unsurların böyle bir tercih içinde olmadığı ortadadır

Bir askeri müdahale ile Türkiye'de ülke yararına hiçbir sonuç alınamayacağı konusunda benim kafamda olağanüstü net bir tablo vardır. Böyle bir girişimi onaylamayacağım, böyle bir girişimin içinde, önünde, arkasında, yanında olmayacağım, ya da bu girişimden işbirliği içinde partime, kendime, siyasi düşünceme yönelik arayış içinde olmayacağım o kadar açıktır ki... "

Askere karşı sistematik bir kampanya götürülmesinin de her zaman karşısında olduğunu dile getiren Baykal, askerin kendi işini, siyasetçinin de kendi işini yapması gerektiğini vurguladı. Baykal, ''Bizim asker konusuna çelişkili bir tavrımız yok. Biz demokrasiye inanıyoruz'' dedi.

-''BALIKLAMASINA ATLAMIŞLARDIR''-

Baykal, Taraf Gazetesi'nde yayımlanan belgeye ilişkin soruyu yanıtlarken de konuyla ilgili açıklama yapmak için 3 gün beklemesinin nedeninin durumun netleşmesini görmek olduğunu söyledi.

Başbakan Erdoğan'ın belgenin ortaya çıkmasının hemen ardından aceleyle bir açıklama yaptığını savunan Baykal, ''Başbakan ve onun etrafındaki sistem, pek çok kişi balıklamasına atlamışlardır ve yanlış yapmışlardır. Şimdi toparlamaya çalışıyorlar'' dedi.

Başbakan Erdoğan'ın belgeyle ilgili konuyu yargıya götürecekleri açıklamasını yaptığını hatırlatan Baykal, yargıya belgenin gerçek olduğunu kabul ederek gidilebileceğini söyledi. O durumda yargıya gitmenin de yeterli olmayacağını savunan Baykal, ''Doğrudan meseleye el koyacaksın sorumlular hakkında karar alacaksın. Eğer doğruluğuna inanıyorsan, onu yapacaksın'' diye konuştu.

Belgenin sahte olması halinde davanın ne olacağını soran Baykal, gerçeklerin bir an önce ortaya çıkmasının gereği üzerinde durdu.

Belgenin ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında ortaya çıktığını bu nedenle zaten yargıya konu olduğunu da belirten Baykal, AK Parti'nin konuya ilişkin suç duyurusunu ''siyasi bir gösteriş, belge karşısında hiç bir şey yapmadılar demesinler'' anlayışı olarak nitelendirdi.

Baykal, belgenin aslının nerede olduğunun da netlik kazanmadığını ifade ederek, gerçeklerin ortaya çıkması için bir an önce aslının hukuk süreci içine sokulması gerektiğini kaydetti.

-''ÖZ ELEŞTİRİ İHTİYACI ORTAYA ÇIKAR''-

''Belgenin Ordu mensubu kişilerce hazırlanmış olması halinde Genelkurmay Başkanı'nın gereğini yapmasına'' ilişkin açıklaması olduğu kaydedilerek yöneltilen ''Nedir gereği, istifa mı etmeli?'' şeklindeki soruya Baykal, ''Gereğini yapmalıdır demedim, bir değerlendirme yapmaya ihtiyaç vardır dedim. Herhalde bu değerlendirme de yapılır, bir idari soruşturma, öz eleştiri ihtiyacı ortaya çıkar'' karşılığını verdi.

Baykal, şöyle konuştu:

''Eğer Genelkurmay'da, Genelkurmay'ın Harekat Dairesi'nin 3. bölümünde sorumlu bir albayın ve çalışma arkadaşlarının hiyerarşi, emir-kumanda söz konusu olmadan, kendi inisiyatifleriyle, kendi özel ilişkileriyle böyle bir ilişkinin içinde oldukları ortaya çıkar ise elbette bunlar bu davranışlarının yargı süreci içinde hesabını verirler, gereken elbette hukuk tarafından yerine getirilir, ama Genelkurmay'ın bu kritik noktalarında bu anlayışla, böyle gevşek yaklaşım içinde hangi amaca nasıl hizmet edeceği belli olmayan insanların görev yapıyor olmasının ortaya çıkması da sükunetle, sessizlikle geçiştirilecek bir durum olmaz. 'Bu söz konusudur', 'böyle olacak' anlamında söylemiyorum. Öyle midir değil midir bilmiyorum, ama böyle bir şey olursa bunu o zaman konuşuruz.''

Belgenin sahte çıkması halinde bunun da çok vahim bir durumu ortaya çıkaracağını kaydeden Baykal, şöyle devam etti:

''Bence Genelkurmayda ortaya çıkan bulaşıklık, hiyerarşi içinde olmadığı ortada, elbette vahimdir, ama öbürü ondan daha vahimdir. Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmaya yönelik bu kadar gerçeklerden kopuk, insafsız, acımasız, tahrip etmeyi göze almış bir husumet, düşmanlık duygusu içinde böyle bir plan yapacaksın... Bunu anlamak mümkün değil. Bu ortaya çıkarsa hemen şunu sormak gerekir; bunu yapanlar kimlerdir? Bunu yapma iradesini nereden buluyorlar, gücünü nereden alıyorlar? Onları böyle bir büyük tezgah kurma, komplo kurma, bir büyük milli fitne yaratma noktasına getiren olanakları kimler sağladı. Ortaya çıkarsa bunları konuşacağız, şimdi kimsenin günahını almak istemiyorum. Bu belge sahte ya da doğru hükmü güvenilir bir şekilde verilir ise her şeyi oturup yeniden konuşacağız. O zaman sorular çıkacak ortaya.''

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, affın terörle mücadelede bir yöntem olmadığını, ancak terörün tamamen gündemden düşmesi halinde söz konusu olabileceğini belirterek, ''Toplumlar kritik anlarda af konusunu gerçekten bir ihtiyaç, bir çözüm olarak düşünme durumunda kalabilirler, ama bunu her iki yılda bir, canımız sıkılınca, köşeye sıkışınca 'Hadi bir miktar da af çıkaralım'... Böyle bir şey olmaz'' dedi.

HaberTürk Televizyonunundaki ''Teke Tek'' programına katılarak canlı yayında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtlayan Baykal, ''Ergenekon'un avukatıyım'' sözünün hatırlatılması üzerine, bir siyasetçinin, bir davanın avukatı olmasının çok doğal olduğunu ifade etti.

Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ise davanın savcısı olduğunu söylediğini hatırlatarak, savcılığın ise bir siyasetçinin yapacağı iş olmadığını kaydetti. Baykal, ''Hükümet üyesinin savcı olması hiç bir şekilde tasavvur edilemez. Olayın bu tarafını Başbakan kavramadı. Bu dava önce Başbakanın zihninde şekillenmiştir ve AKP'nin üst yönetiminin zihninde şekillenmiştir. Ortada hiç bir şey yokken onlar bunu kullanmışlardır'' diye konuştu.

Dava ile ilgili çok şeyin tartışıldığını ifade eden Baykal, birbiriyle bağlantısı olmayan konuların ve kişilerin dava kapsamında birbiriyle ilişkilendirilmesine tepkisini dile getirdi.

Dava kapsamında tutuklu bulunanların bir çoğunun hala neyle suçlandıklarını bilmediklerini ifade eden Baykal, ''Benim buradaki meramım; insan haklarının ihlal edildiği her yerde mağdur herkesin avukatıyım dedim ben. Haksızlığa maruz kalmış herkesin avukatıyım ben kardeşim'' diye konuştu.

Baykal, Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın da tutuklanmasına tepki göstererek, ''Bana söyler misiniz Mehmet Haberal'ın tutulmasının makul sayılabilecek nedeni ne? Ne yapmış o? Bütün bu teşkilatı o mu kurmuş?'' diye sordu.

Toplumu aydınlatmanın, rahatlatmanın yürüyen bir davanın meşru, makul kabul edilebilir dayanakları olduğu duygusunun verilmesinin şart olduğunu vurgulayan Baykal, Ergenekon Davası'nın bu nitelikte olmadığını ileri sürdü.

-''AF, TERÖRLE MÜCADELEDE BİR YÖNTEM DEĞİL''-

Baykal, terör örgütü silahlarını tamamen bırakırsa genel affın düşünülebileceği yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine, şunları kaydetti:

''Aslında bunun söylenmesi zamanın da gelmediği anlaşıldı. Keşke o noktaya gelinseydi. Cumhurbaşkanı 'Tarihi fırsat eşiğindeyiz' diyerek sanki bir büyük, somut, bizim bildiğimizin ötesinde bu konuyu rahatlatacak, çözümü sağlayacak bir aşamaya gelindiğinin izlenimini verdi, ama bunun herhangi bir dayanağını duyamadım. Herhangi bir şey yok. Bu tartışmanın yaşandığı noktada hepimiz sanki böyle bir şey olabilir, olacakmış gibi bir bekleyiş içine sürüklendik. Doğal olarak medya da bize 'Bu olursa ne olur?' diye sordu. Ben de hiç tereddüt etmeden anlayışımı ifade ettim.''

Affın terörle mücadelede bir yöntem olmadığı görüşünü yineleyen Baykal, ancak terörün gündemden düştüğünün net bir şekilde görülmesi halinde söz konusu olabileceğini kaydetti.

Baykal, ''Toplumlar kritik anlarda af konusunu gerçekten bir ihtiyaç, bir çözüm olarak düşünme durumunda kalabilirler, ama bunu her iki yılda bir, canımız sıkılınca, köşeye sıkışınca 'hadi bir miktar da af çıkaralım...' Böyle bir şey olmaz. Ben bunu anlatmaya çalıştım. Bu doğru bir politikadır, ciddi bir politikadır, ama maalesef bulunduğumuz noktada bunun şartlarının tam olmadığı anlaşılıyor. Çünkü teröre yönelik teorik tavır dahi netleşmiş değil, bırakın onun güvenilir noktaya gelmesi, inandırıcı kanıtlarının ortaya çıkması...'' diye konuştu.

Baykal, bir başka soruyu yanıtlarken de 29 Mart yerel seçimlerinden sonra çalışmalarına hız kazandırdığını söyledi. Gelinen noktada Türkiye'de demokratik siyasi sürecin etkin olacağının, işleyeceğinin, sonuç vereceğinin görülmeye başlandığını ifade eden Baykal, bunun memnuniyet verici olduğunu ifade etti. Baykal, ''29 Mart sonrasını belirleyen ana nokta iktidarın gidici olabildiğinin anlaşılmış olmasıdır'' dedi.

 
"Sivil savcılar daha süratli olmalıydı"
 
Başarılı müdür yuvaya döndü
YORUMLAR
Toplam 9 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen 1 yorum var.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
sila 8 Kasım 2010 Pazartesi 15:15

Guzelyazi elinize saglik

Yorumu oyla      0      0  
Yusuf Tekin 27 Eylül 2010 Pazartesi 17:19

Selahattin Bey, yazınızı okudum. Erzurumlulara haksızlık yapılıyor yönündeki eleştirilerinize katılıyorum. Ancak 27 Mayıs darbesini yapan ve senin benim gibi "dağdaki çobanın" ve çevreden gelen insanların, Erzurumluların siyaset yapmasının önünü tıkayan kişilerin isimlerini bu şekilde onore etmek biçiminde yorumlanabilecek eleştirinize katılmıyorum. Bu yazıyı ancak farklı bir Erzurumlunun ismini "darbecinin ismini kaldıralım, ama bir Erzurumlunun ismini verelim" derseniz makul karşılarım. Slmlr.

Yorumu oyla      0      0  
Kenan 25 Eylül 2010 Cumartesi 10:09

12 Eylül'de, 28 Şubatta darbecilerin ayakkabılarını cilalayanlar bugün milletvekili olmuş, siyasetçi olmuş, zengin olmuşlar ama Tayyip Beyden aldıkları cesaretle adammış gibi davranıyorlar. herkes bilsin ki Tayyip Bey gidince bunların hepsi yine ordu yalakası kesilir. ÇÜNKÜ ALLAH'A DEĞİL KULLARA İNANAN İNSANLAR BUNLAR:

Yorumu oyla      0      0  
oso 23 Eylül 2010 Perşembe 22:18

işte amböle yaz ki millet anlasın eferim ey olmuş

Yorumu oyla      0      0  
Hayati Yavuzer 23 Eylül 2010 Perşembe 21:10

Erzurum'da önceden verilen isimleri değiştirmek moda oldu. Benim nev-zuhur Erzurumluluk dediğim bu işte! Yer adları, öncelikle yerel kültürün yapı taşlarıdır, bunlarla sık sık oynanmaz. Oynanırsa kültürde cibiliyetsizlik başlar. Kalemine sağlık Sayın Şener.

Yorumu oyla      1      0  
FARUK ERGAT 23 Eylül 2010 Perşembe 13:19

Sayın Selahattin Şener'in yazısı hemen her şeye tercüman oluyor. Ancak, Erzurum'da Erzurum düşmanlığı olduğu yıllardır biliniyor.Yani,Erzurum'a en çok zararı veren yine Erzurumludur.Başka bir ifadeyle ağacı çürüten kendi bünyesindeki kendi kurdudur. Sadece ehliyet sahibi olmakla şoför olunamayacağı,basın kartı taşımaklada gazeteci olunamayacağı bir hakikatken, isim değiştirmekle de bir memlekete demokrasi gelmez.Bu iddia veya iş güzarlık bu iş için çok kısa kalmaktadır.Zarf değil mektup önemli..

Yorumu oyla      1      0  
NE ALAKA 23 Eylül 2010 Perşembe 00:11

Böyle sığ milliyetçilik yapılmaz. dadaşalık ayrı bir şeydir, darbe yapıp suç işlemek ayrıdır. Tabiki bu ülkede darbecilere cuntaya geçit vermemek lazım. Erzurum hapishanesi ağzınakadar yüz kızartıcı suç işlemiş, "dadaşlar la" dolu. Bu durum DADAŞLIĞIN değerini düşürürmü? tabiki hayır. kişsel ayıplar suçlar hiç bir zaman bir topluluğa mal edilemez.Her koyun kendi bacağından asılır diye ne güzel ata sözümüz var. Sapla samanı birbirine karıştırmayalım bu işi şovanizme döüştütmenin bir anlamı yok

Yorumu oyla      1      0  
Mahmut 22 Eylül 2010 Çarşamba 22:10

Birilerinin derdi Stada Tayyip Erdoğan ismini vererek yalakalıkta sınır tanımadıklarını göstermek. Sayın şener yazınız çok anlamlı ve dürüstçe sizi tebrik ediyorum.

Yorumu oyla      1      0  
Topal ehsan 22 Eylül 2010 Çarşamba 12:10

Hay ağzına sağlık selo can işte budur kardeşim. Vallahta öyle billahta.

Yorumu oyla      1      0  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
"Sivil savcılar daha süratli olmalıydı"
TBMM Başkanı Köksal Toptan, 'demokrasiye komplo planı' iddiasını değerlendirdi: ...
Taraf belgesine Demirel yorumu
Demirel: Belge doğru ise herkesin söyleyeceği vardır, benim de var
İşte Taraf belgesinin kriminal raporu
Taraf gazetesinin Türkiye'yi sarsan belgesi ile ilgili Jandarma kriminal ...
 
Kanadoğlu hesaplaşma dedi!
Yargıtay Onursal Başsavcısı, Taraf Gazetesi'nde yayınlanan belgeyle ilgili ...
CUMHURA RAGMEN!
SURİYE sınırındaki arazileri mayın temizleme karşılığı yarım asırlığına ...
Belgeyi bizzat takip ediyor
AKP ve Fethullah Gülen cemaatini yok etmek amacıyla "irtica ile mücadele ...
 
Sivil ve askeri savcının kritik görüşmesi
Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı iddia edilen "İrtica ile Mücadele ...
Yakalanan PKK'lı Kandil'e rapor vermiş
Hava üssündeki köstebek operasyonları Kandil'e bildirmiş!
Türkiye'ye geldi Diyarbakır'a gitti
Türkiye'ye atanan ABD Büyükelçisi James Jeffery, İstanbul'u görmeden ilk ...
 
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ÇOK OKUNANLAR
Ana Sayfa Siyaset Gündem Asayiş Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Spor Türkiye Erzurum Türküleri
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri