Kars Kültür ve Sanat Derneği ve Dünya Molokanları Dostluk Derneği Başkanı Vedat Akçayöz, bir zamanlar Kars ve yöresinde yaşayan Molokanları ve Doukhoborlar anlattı.
Edebiyat Fakültesi’nin davetlisi olarak Erzurum’a gelen ve bir konferans veren Akçayöz, Rus kökenli olan Molokanların bu ülkede savaşa, kilise ve din adamı otoritesine karşı çıkan ve Hıristiyanlığı ilk ortaya çıktığı dönemlerde olduğu gibi aracısız yaşamaya çalışan, bu nedenle de sürekli itilip kakılan ve ülkeden ülkeye göç etmek zorunda bırakılan bir halk olduklarını söyledi.
Molokanları ve Doukhoborlar Kars ve yöresine de Rusya’da gördükleri baskı sonucu gelip yerleştiklerini anlatan Akçayöz, Molokanların ve Doukhoborlar’ın yaratıcılıkları, becerileri yüksek bir topluluk olarak gittikleri her yerde bulundukları yerin gelişmesine, yaşam koşullarının daha iyi hale gelmesine yaptıkları katkıyla hatırlandıklarını anlattı.
MOLOKAN’LARI KORUYALIM
“Dünyanın unuttuğu, barış ve kardeşliği, hak ve adaleti, yardımlaşma ve paylaşımı, yeşil ve çevre dostu bir yaşam tarzını benimsemiş insanlardır Molokanlar” diyen Akçayöz, şöyle devam etti: “Molokanlar ve Doukhoborlar 1830 ve 1840’lı yıllarında savaşa ve askerliğe karşı oldukları, Kilise otoritesini reddettikleri ve Ortodoks inanç sistemini derinden sarstıkları için Çar tarafından zorla Çarlık Rusya topraklarından kopartılıp Kafkaslara sürüldüler. Fakat Türkiye’de de askere alınmak istenmeleri üzerine 1899 yılından başlayarak Cumhuriyet döneminde de Kars bölgesinden Kanada’ya doğru zorunlu göçleri devam etti. Molokanlar ve Doukhoborlar canlarını kurtarmak için göçtüler ama onların el emekleri ile yaptıkları köyleri, evleri, badvalları (yer altı bodrum), değirmenleri, mezar taşları Kars coğrafyasında korumasız olarak hala duruyor.”
Molokanlar ve Doukhoborlar’ın şuanda Amerika, Kanada, Rusya, Gürcistan ve Türkiye gibi dünyanın dört bir yanına dağılmış durumda olduklarını ifade eden Akçayöz, şunları kaydetti:
“Geçmişte Kars’ın Zöhrap, Atçılar, Çalkavur, Şahnalar, Çakmak, İncesu, Karakale ve Ardahan bölgesine yerleşen yaklaşık 11 bin kadar Molokan ve Doukhobor vardı. Şimdi ise iki elimizin parmakları kadar azaldılar. Günümüzün, ağır geçim şartları altında ezilen ve kültürümüzün bir parçası olan bu insanları koruyamazsak, çok değil beş on yıl sonra tamamen yok olup gidecekler.”
ÖZBEK: MOLOKANLARIN ÇALIŞKANLIĞI ÖRNEK ALINMALI
Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Özbek çocukluğundan itibaren Molokanları hep duyduğunu ve iyi insanlar olarak tanıdıklarını belirterek, “Kars çevresinde birkaç köye yerleşmiş, çalışkanlıklarıyla tanınan bir topluluk. En dikkati çeken özellikleri barışçı ve savaş aleyhtarı bir inanışa sahip olmalarıdır” dedi.
Dünyada şu anda en önemli ihtiyaçlardan birisinin bilinçli üretim yapmak olduğunu anımsatan Özbek, Molokanların bu konuda dünyaya örnek olabileceklerini ileri sürdü.
KORKMAZ: ÖNYARGILARDAN KURTULMALIYIZ
Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fahrettin Korkmaz ise konuşmasında, insanın bilmediği kişi ve olaylarla ilgili hasımane bir tutum içerisinde olabildiğini anımsatarak, önyargılı davranmamak gerektiğini, bilinmeyen konular hakkında konuşmadan ve bir yargı ileri sürmeden önce o konunun veya şahsın iyice öğrenilmesi gerektiğini söyledi. “Bir zamanlar Kars yöresinde toplumumuzun bir parçası olarak yaşayan Molokanların hakkında da çok az şey biliyoruz. Halbuki içinde yaşadığımız toplumu çok iyi tanımamız gerekir” diyen Korkmaz, kültürel farklılıkların, güzelliklerin farkında olunması ve hepsinin korunması gerektiğini ifade etti.
Korkmaz, “Türkiye’de en büyük sorun nedir?” diye bir sorunun kendisine yöneltilmesi durumunda, hiç tereddüt etmeden, toplum katmanları arasında yeterli iletişimin sağlanamamış olmasını gösterebileceğini kaydetti.
Konuşmalardan sonra Vedat Akçayöz Molokanlarla ilgili bir belgesel filmin gösterimini de yaptı. Akçayöz’e, konferansı nedeniyle bir teşekkür plaketi de verildi.