İl Genel Meclisi Çevre ve Sağlık Komisyonu, Erzurum’la ilgili olarak hazırladığı raporu açıkladı. Erzurum genelinde tüm ilçelerin çoğu köyünde şebeke suyunun kullanılabildiğine vurgu yapın raporda, köylerde hemen her evde banyo ve tuvalet bulunduğu, ancak evlerden çıkan atık sular için kanalizasyon sistemi bulunmaması nedeniyle sağlık açısından önemli sorunlar saptandığı kaydedildi.
İL GENEL MECLİSİ RAPORU
Komisyon tarafından yapılan çalışmalar sonucunda, 966 köyün 471’inde kanalizasyon olduğu tespit edildiği bilgisine yer verilen raporda, “Bu köylerden 107 tanesinde fosseptik çukur bulunmaktadır. Geriye kalan 495 köyün kanalizasyon sistemi bulunmamaktadır. TOKİ tarafından yapılan evlerde kanalizasyon sistemi bulunmakta ancak kendi evini yapana yardım kapsamında yapılan evlerde şebeke suyu ve tuvalet bulunmasına rağmen kanalizasyon sistemi bulunmamaktadır. Kanalizasyon sistemi bulunmayan köylerde alt yapı problemine bağlı olarak birçok sağlık problemi ve atık su birikintilerine bağlı oluşan çevre kirliliği görülmektedir. Özellikle birçok şehir ve ilçelerimizde sık cana görülen kanalizasyon problemlerinin başında yağmur sularının kanalizasyonlara aktarılarak taşınması yatmaktadır. Bunun için öncelikli olarak kurulu kanalizasyon sistemlerinin acilen yağmur sularından arındırılması gerekmektedir. Bu anlam dada yağmursularım taşıyacak drenaj kanallarının yapılması gerekmektedir. Böylece hem kanalizasyonların yükleme kapasiteleri azalacak hem de temiz su kaynakları fazlasıyla kirletilmemiş olacaktır. Açıkta kalan atık sularından etrafa yayılan kötü kokular, salgın ve bulaşıcı hastalıklar meydana çıkmaktadır.” denildi.
KANALİZASYON YAPIMI İÇİN YAPILAN HARCAMALAR
Geçtiğimiz yıl kanalizasyon yapımı için İl Özel İdaresi bütçesinden 2 milyon 500 bin liralık bütçe ayrıldığının anlatıldığı Çevre ve Sağlık Komisyonu raporunda, “2011 yılında bu miktar yüzde 40 artırılarak 3 milyon 600 yüz bin liraya çıkarılmıştır. Ayrılan bu miktarlarla öncelikli olarak büyük köyler ele alınmalıdır. Çünkü 1500 nüfuslu köye yapılan kanalizasyonun maliyeti ile 300 yüz/400 kişilik köylerin kanalizasyon maliyeti aynı olmaktadır. Bunların yanı sıra köylerin yerleşim alanları içerisinde gübre yığınlarının oluşturulması ve kanalizasyon atıklarının gelişi güzel su kaynaklarına bırakılması da hem çevreye kötü kokular yaymakta ayrıca su havzasına yakın yerlerde su kaynaklarının kirlenmesine neden olmaktadırlar. Küçük yerleşim merkezlerinde kanalizasyonun biriktirildiği fosseptik çukurlarından sızan sular, yeraltı sularına karışmaktadır.” bilgisi verildi.
Kanalizasyon sistemlerinin oluşturulması esnasında da kötü malzemenin kullanımı ve yetersiz işçiliğin yapılmasının, daha sonradan olumsuzlukların ortaya çıkmasına neden olduğuna dikkat çekilen raporda, kanalizasyonlar yapılırken uzman kişiler tarafından gerekli denetimlerin yapılması gerektiğine vurgu yapıldı.
ÇEVRE VE SAĞLIK KOMİSYONU’NDAN TEDBİR ÖNERİLERİ…
Raporda, alınması gereken tedbirler ise; şöyle sıralandı: “Kanalizasyonların kontrolsüz bir şekilde akarsulara ya da tatlı su havzalarına bırakılması engellenmelidir. Yağmur sularını kanalizasyonlara karışması bir an Önce engellenmeli böylece kanalizasyonların yükü azaltılmalıdır. Tüm atıkların büyük bir bölümünün geri dönüştürülmesini hedefleyen bir
geri dönüşüm projesinin uygulanması sağlanmalıdır. Temel olarak bu strateji içinde, sel risk yönetimi, su kaynaklarının yönetimi, sıcaklık riski ve hava kirliliği yönetimi, zemin durumunun
yönetimi konularda gerekli önlemlerin alınması sağlanmalıdır. Mera hayvancılığı yerine ahır hayvancılığı teşvik edilmeli, böylece çevre kirliliğinin önüne geçilmesi sağlanmalıdır. Bu durum aynı zamanda salgın hastalıkların yayılmasında engel olacaktır. Kanalizasyonların yapılması esnasında kaliteli malzemenin kullanılması sağlanarak geleceğe yönelik önlemlerinde bu çalışmalarda dikkate alınması sağlanmalıdır. Modern sulama teknikleri yaygınlaştırılmalıdır.