Ana Sayfa Siyaset Gündem Asayiş Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Spor Türkiye Erzurum Türküleri
ATAUNİ yerli ilaç üretiminde lokomotif olacak
ATAUNİ yerli ilaç üretiminde lokomotif olacak
Çintimar: 'Aday olmayacağım'
Çintimar: 'Aday olmayacağım'
Kartlı ödemeler 1,42 trilyon liraya ulaştı
Kartlı ödemeler 1,42 trilyon liraya ulaştı
Azerbaycan'da 20 Eylül 'Egemenlik Günü' oldu
Azerbaycan'da 20 Eylül 'Egemenlik Günü' oldu
Kacır: 'Yerli ve millî üretim olmazsa olmaz'
Kacır: 'Yerli ve millî üretim olmazsa olmaz'
HABERLER>GÜNDEM
14 Haziran 2010 Pazartesi - 07:30

Erzurum'da petrol var

Haziran ayında ilk sayısı okurlarıyla buluşan Atlas Tarih, Erzurum’daki petrol gerçeğini işledi. Balıklı Köyü’ndeki petrol kuyularından bahsedilen ve Caferiye Camisi’nin kitabesine atıfta bulunarak ele alınan haberde, isminin sadece baş harflerinden emin olunan bir topçu binbaşının kaleme aldığı şikayet dolu bir mektuba ve ayrıca söz konusu petrol kuyularının haritasına yer verildi.

Erzurum da petrol var

Haziran ayında ilk sayısı okurlarıyla buluşan Atlas Tarih, Erzurum’daki petrol gerçeğini işledi. Eski adı Pülk olan Balıklı Köyü’ndeki petrol kuyularından bahsedilen ve Cumhuriyet Caddesi üzerindeki Caferiye Camii’nin kitabesine atıfta bulunarak ele alınan haberde, isminin sadece baş harflerinden emin olunan bir topçu binbaşının kaleme aldığı şikayet dolu bir mektuba ve ayrıca söz konusu petrol kuyularının haritasına yer verildi. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde muhafaza edilen harita ve el yazması mektubu da gün yüzüne çıkararak ilk kez yayımlayan Atlas Tarih, Erzurum’da görevli bir binbaşının petrol feryadını, Behice Tezçakar’ın kaleminden “Erzurum’da Petrol Var” başlığıyla okurlarına duyurdu. Binbaşı M.A.’nın kaleme aldığı mektubun tercüme edilerek aktarıldığı haberde, Erzurum’daki petrol kuyularının, Rus gaz tüccarlarından rüşvet alan bazı memurlarca işlenemez hale getirdikleri iddiasına yer verilirken, dönemin Erzurum’unda yaşanan yokluk ve sefalete de dikkat çekildi.

İşte Atlas Tarih’in Erzurum’daki petrol kuyularıyla ilgili olarak Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nden de faydalanarak yaptığı araştırma haberden ayrıntılar:

//İDEALİST BİR BİNBAŞININ FERYADI

“İmparatorluğun son yıllarında Erzurum, batı insanının faydalanmaya başladığı, günlük hayatı kolaylaştıran pek çok buluş ve gelişmeden mahrum kalmış bir yerdi. İmparatorluğun iklimi hayli sert olan bu bölgesinde halkı yaşadıkları ağır ekonomik ve psikolojik kartlardan kurtarmak için çıkış yolu arayanlar vardı. Bunlardan biri de yalnızca mesleğinden ve isminin baş harflerinden haberdar olduğu­muz topçu binbaşı M.A.'dır. Erzurum'da 1910 yılında görev yapan bu topçu binbaşı adını gizleyerek Dahiliye Nezareti'ne, yani bugünkü İçiş­leri Bakanlığı'na gönderilmek üzere uzun bir 'mektup’ yazar. Dönemin Erzurum Kaza Reisi, mektubun Dahiliye Nezareti'ne gönderilmesini sağlar. Binbaşının, Erzurum Pülk petrolüne dik­kat çekmek ve petrol madenini kullanılır hale getirmek maksadıyla böyle bir girişimde bulun­duğu anlaşılıyor. Binbaşı, aynı mektupta farkın­da olarak ya da olmayarak; medeniyet, rüşvet, devlet gibi pek çok konuya da değiniyor.

//‘OSMANLI’NIN SİBİRYASI ERZURUM’

Mektupta dönemin Erzurum'u, Osmanlı İmparatorluğu'nun Sibirya'sı olarak nitelendiriliyor. Binbaşının anlattıklarına göre, “Bu vilayet yılda yalnızca üç ay ısınır. Sefaletin se­bebi bölgede hüküm süren sert kara iklimi ve yakacak sıkıntısıdır. Erzurum etrafındaki ahali ahırlarda yaşamaktadır, insanlar öküzleri, inekleri, mandaları ve çoluk çocuğuyla bera­ber aynı damın altında uyumaktadır. Bir ta­rafta öküz bağlıdır, diğer tarafta da karı koca yatar. Ne altlarında yatakları, ne üstlerinde yorganları vardır. Ne odun ne de kömürle­ri bulunur. Yakıp ısıtacak hiçbir şey yoktur.”

Binbaşı mektubunda şöyle yakınıyor: Kışın sıfırın altında 28 derece soğukta bir damın altında öküzler yanı başınızda yatar­ken ne yakacak odun ve ne de kömür var, şu halde ne yaparsınız?" Binbaşı halkın durumu hakkında geniş açıklamalar yapar ve akla ge­lebilecek bazı soruların cevabını baştan verir. “Erzurum ahalisi yakacak olarak niçin odun kullanmıyor diye soracak birileri elbette çı­kacaktır. Bunun cevabı ise gayet nettir. Erzu­rum civarında ormanlar pek az olduğu için odun gayet pahalıdır. Fukara ahali odun sa­tın alamaz. Evvelden ellerinde odunu rahatça bulabilecekleri Soğanlı Dağı vardır, o da 93 Muharebesi diye bilinen 1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Rusların elinde kalmıştır. Şimdi halk tezek yakarak ancak ölmeyecek derecede ısınabilmektedir. Bu tezek dahi para iledir. 40 kıyyesi (yani 1.282 kilogramı) 12 kuruştur.”

//BİZİ PETROL KURTARACAK!

Binbaşı Erzurum ahalisinin fakirliğine çare bulmanın hükümetin görevi olduğunu ve bunun çok kolay bir yolunun bulunduğunu düşünmektedir. Mektubunda, fakirliğe son verecek bu “kolay yolu” da anlatır. Erzurum'a dört saat mesafede bulunan gayet zengin olduğuna kanaat getirdiği Pülk köyündeki madenin hükümet tarafından işlettirilmesi gerektiğini vurgular. Zira işçi ücreti gayet ucuzdur. İlk yapılacak iş Erzurum'dan madenin olduğu bölgeye kadar şose yol ve madenin yakınlarına işçilerin ba­rınacağı bir koğuş yaptırmaktır. Gerekli olan malzemeler tedarik edilip, kuyuların nasıl ka­zılacağım gösterecek bir mühendis bulunup bölgeye gönderilmelidir. Tüm bunlar ona göre pek masraflı işler de­ğildir. İlkönce maden, yatağından çıkarılma­lıdır. Sonraki iş ondan nasıl istifade edilmesi gerektiğinin halka anlatılması ve ucuz fiyat­larla ihtiyaç sahiplerine satılmasıdır. Bu işi yapacak kurum ise hükümettir. Maden, hem hükümeti hem halkı ihya edecektir. Bu ma­denin imtiyazı kimseye verilmemelidir. Bir­kaç güvenilir "namuslu" memur tarafından hükümet için kullanılmalı, gizlice faaliyete başlanmalıdır.

//BİÇARE MİLLETE İMDAT…

Binbaşı, Pülk petrol madenini yok etmek, kaynağı kurutmak, köreltmek isteyenler ol­duğuna da inanmaktadır ve mektubunda bu kişileri tespit ettiğini de ifade etmektedir. İddiasına göre, petrol madenine civa dökerek işlemez hale getirmek isteyen Batumlu Rus gaz tüccarları, Osmanlı memurlarına 2000 lira kadar rüşvet vermiştir. İlgili makamdaki görevli memur 2000 lira almış ve maden bu şekilde kullanılmaz hale getirilmiştir. Bu bilginin kayıtlara geçmesini isteyen ve olayın gerçek olduğunu ısrarla belirten topçu Binbaşı, Erzurum Valiliği'ne konuyla ilgili soruşturma başlatılmasını şöyle tavsiye eder:

"Beyefendi seri'an oradaki valiye emir buyurunuz, bu petrol menbaı hakkında gizli tahkikat yapılsın!

Binbaşının yaşadığı dönemde Osmanlı toprakları genelinde teneke gaz 15 kuruşa, kıyyesi 60 paraya satılmaktaydı. Küçük bir matematik hesabında sonra Binbaşı, "altınların" defnedildiği yeri bulmuştu. Binbaşıya göre; "Hemen işe başlanmalıdır, zira siyah altın deryası olan bu iki petrol kuyusu bölgeyi ihya edecektir.”

Binbaşının petrol bir kurtarıcı unsur olarak gördüğü oldukça açık. Nafia Nezareti yani bugünkü Bayındırlık Bakanlığı ile ilgili görüşü ise şöyle: Ama siz diyeceksiniz ki, bu gibi madenlere Nafia Dairesi ne karışır. Nafia Dairesi, milletin, vatanın selamet ve saadetini hakkıyla düşünse idi, şimdiye kadar uyumaması lazımdı. İhtimal ki Ruslardan şu 2000 lirayı çeken ondaki Nafia memurlarıdır. Şu hayırlı işe bir teşebbüs edilsin, biçare millete imdat!

Binbaşıya kalırsa vatanın selametini düşünmeyen vatan için çalışmayıp rüşvet alarak kendi cebini dolduran, sorunları çözmek yerine dış düşmanla işbirliği yapan devlet memurları halkın saadetini engellemektedir. Ona göre Erzurum’un tehdit unsuru "Ruslar", kurtarıcı unsuru petrol, petrolü Erzurum halkının ve memleketin lehine kullanılır hale getirebilecekken düşmanla işbirliği yapan "rüşvet yiyen devlet görevlileri her bakımdan zavallı ve aciz olan ise, halktır"

Tüm bunlar binbaşının zihin dünyasını yansıtıyor.

//PEKİ, BU MEKTUPTAN SONRA ERZURUM KURTULDU MU?

İdealist binbaşının petrol aşkı impara­torluk çapındadır; "Osmanlı'nın en önem­li ihtiyacı petroldür. Bağdat, Musul, Adana ve Erzurum'da çok zengin petrol yatakları bulunmaktadır" diye yazar. Pülk'teki made­nin zenginliğini ise. Binbaşı şöyle ifade eder: "Kim ne derse desin, emin olunuz gayet güzeldir efen­dim…”  

Somut hiçbir veriye dayanmayarak, bu sözlerle madenin zenginliğine yetkilileri ikna etmeye çalışır. Binbaşının gözünde Devleti Âli her şeye gücü yeten mutlak güçtür. Halk ise bu mutlak gücün koruma ve yönlendirmesi olmaksızın medeniyete, refaha kavuşamaya­cak, kendi kaderini yazma iktidarına sahip olamayan sıradan insanlar.

Dünyada olup bitenlerden, petrolün her geçen gün artan değerinden ve öneminden az çok haberdar bir asker olan binbaşı, va­tanında gözlemlediği sefalete son vermenin yolunun petrolden geçtiğini düşünmektedir. Petrol en yakın çözümdür. Pülk petrol made­ni ile gelecek muhtemel zenginliği Erzurum ahalisi ve devleti için kurtuluş kapısı olarak algılamaktadır. Peş peşe gelen Rus işgalleri, iç isyanlar, zorlu doğa şartları ve ekonomik ko­şulların elverişsizliği binbaşıdan gelen tepki, endişe ve çözüm bulmaya yönelik girişimci ruhu anlaşılır kılıyor.

Binbaşının şikâyet dolu mektubunun ar­dından soruşturma yapan nezarete, Nafia Dairesi'nden gönderilen cevapta durumun binbaşının anlattığı gibi olmadığı savunulur.

Nafia Dairesi'ne göre, rüşvet alınmamış, "za­ten civa ile petrolün işlemez hale getirildiği de duyulmuş şey değildir.

Erzurum'un sefaleti binbaşı­nın mektubunun ardından geçen üç yıl içinde daha da artar. Nüfus savaş öncesine oranla onda bire düşer. Devam eden Rus işgalleri hal­kın dağılıp, yörenin yakılıp yıkılmasına neden olur. Türklerin Ermenileri, Ermenilerin Türk­leri kovalaması, düşmana geride hiçbir şey bı­rakmama mantığı içinde ekin ve hayvanların yok edilmesine sebep olacaktır. Hastalıklar salgın halinde yaygınlaşacak, yumurta ve kara ekmekten başka yenecek bir şey bulunamaya­caktır. Çay bile çay bardağının bulunamayışından şişe dipleriyle içilecektir.

//MTA’NIN GÖRÜŞÜ

Öte yandan Binbaşı M.A.’nın yazdığı mektuptan herhangi bir sonuç alınamadığı anlaşılırken, dosya haberde, Maden Tetkik Arama (MTA) tarafından bölgede yapılan bilimsel bir araştırmanın sonuçlarına da yer veriliyor. Cevat Taşman tarafından 1950 yılında yapılan “Türkiye’de Bitümlü Tezahürlerin Stratigrafik Yayımı” konulu bir araştırmasının yayımlandığı MTA Dergisi’nde, söz konusu bölgede yapılan çalışmalarla ilgili olarak şu bilgiler aktarılıyor: “Tercan kazasının 30 kilometre batısında bulunan Pülk köyü civarında öteden beri bilinen bir petrol tezahürü bulunuyor. Gösteri köyün kuzeyinde açılmış olan iki kuyuda... Kuyudaki su yüzeyi petrol renkleriyle kaplı olduğu gibi, kuyunun duvarları da, kuvvetli petrol kokusu veriyor.” 

//CAFERİYE ACİMİSİ KİTABESİ

Bu arada Cumhuriyet Caddesi’ndeki Caferiye Camii’nin kitabesinde, mescidin çeşitli ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla birçok tarım arazisi, ev ve dükkanın Cafer Efendi tarafından bağışlandığı bilgisine yer verilirken, eski adı Pülk olan Balıklı Köyü’ndeki bir petrol kuyusunu da, yine cami için vakfedildiği aktarılıyor. Caminin kadınlara ait bölümünde bulunan yarım ay şeklindeki kitabede, eski adı Pülk, şimdiki adı Balıklı olan Erzincan’ın Çayırlı ilçesine bağlı köyde, petrol rezervi bulunduğuna işaret edilirken, bani Cafer Efendi’nin, söz konusu petrol kuyusunu ise, caminin ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla vakfettiği bilgisine yer veriliyor.

CAMİ’NİN KİTABESİNDE AKTARILAN BİLGİLER…


“Cami-i mezburun kıblesinde bina eyledüğüm ricale mahsus hamamı ve Tebriz kapusunun karşısında olan debbağhane ile mumhane ve Gürcü kapusundan taşra kaleden çıkan su ile suvarılan çukur çevirme bostan ve Erzincan kapusundan taşra handek kenarı ile aşağıya giden yola muttasıl çevirme bostan ve camiyi mezburun hareminin şimalen dıvarına, muttasıl üç kıta bakkal dükkanı ve kuyumcular çarşısında üç dükkan kuşeleri ve Erzurum nahiyesi kariyerlerinden Mülk nam kariyede malikanem olan nısıf çiftliği ve nahiye-i Tercan'da mülk Name-i hümayun ile temlikim olan Pürf nam karyenin mahsulü ve rüsümatını ve sınırında malim ile hafr ve ihraç eylediğim naft kuyumuz ve mümkün olursa memlihasını ve Micingirt sancağında hali ve harabe kariyelerinden ihya eylediğimiz Zanzak ve alakilise naman kariyerlerin senede şartı üzre yüz İstanbuli gilal miraye verildikten sonra iki kariyeden hasıl olan mahsülat.”

 
Ebu ishak Türbesi yenileniyor
 
Ekmek iştah kaçırdı
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
murat 10 Eylül 2012 Pazartesi 11:23

ugün pülk diye geçen köy erzincanın çayırlı ilçesine bağlıdır. hala petrol bulunuğu düşünülmekte

Yorumu oyla      0      0  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Ebu ishak Türbesi yenileniyor
Erzurum Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü, Ebu İshak Türbesi için harekete geçti. ...
MHP'den ŞOK iddia
MHP İl Başkanı Kaya, Erzurum İl Genel Meclisinde görev yapan 58 üyenin, ...
Rapor, 3 ayda neden bildirilmedi?
İl Genel Meclisi Denetim Komisyonu tarafından hazırlanan, içerisinde çok ...
 
Bakan Akdağ'ın açıklamaları manşetlerde
Bakan Recep Akdağ, muayene ve tedavi olmak için hastanelere gelen hakim ...
Sokakta çalışan çocuklar kahkahaya boğdu
Erzurum Valiliği tarafından hazırlanan 'Çocuklarımızın Topluma Entegrasyon ...
Düğün için Erzurum'a geldi
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, gemiler baskın krizinin ardından Heron ...
 
Kontör dolandırıcılarına dikkat
Oltu İlçe Emniyet Müdürlüğü’nce vatandaşlar kontör dolandırıcılığına karşı ...
Hızlı tren karar aşamasında
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Bakü-Tiflis-Kars projesini hızlandırdıklarını ...
EMEĞE SAYGI, MAHARETE DESTEK
Palandöken İlçe Halk Eğitim Merkezi Kursiyerlerinin 2009 – 2010 sezonu ...
 
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ÇOK OKUNANLAR
Ana Sayfa Siyaset Gündem Asayiş Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Spor Türkiye Erzurum Türküleri
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri