TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Yaşlıların tek başına kalmaktan kurtarılması, onlara bir şekilde destek, şefkat ve merhamet elinin uzatılması hayati bir önem arz ediyor.” dedi.
Meclis Başkanı Kurtulmuş, kendi himayelerinde, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın ev sahipliğinde, Darülaceze Başkanlığının Okmeydanı Yerleşkesi’nde düzenlenen Geleneksel Darülaceze İftar Programı’nda konuştu.
Darülaceze’nin ecdattan kalan en önemli kurumlardan biri olduğunu belirten Kurtulmuş, insanlara yaşlılıklarında hürmetin, onlara ikram göstermenin, toplumsal yapının en temel unsurlarından olduğunu söyledi. Osmanlı döneminden bugüne kalan; sosyal dayanışmayı, yardımlaşmayı teşvik eden, kuvvetlendiren iki önemli kurumun bulunduğunu, bunlardan birisinin Darülaceze, diğerinin de yetim çocukları barındırmak için kurulan Darüleytam olduğunu anlatan Kurtulmuş, “Toplumsal dayanışmayı, yardımlaşmayı, paylaşmayı, toplumun daha zayıf olan kesimlerine karşı ilgi göstermeyi bu iki kurum üzerinden ecdadımız bize öğretmiştir.” diye konuştu.
Kurtulmuş, yetimlerin başını okşamanın, onlara yardım etmenin, sevgi ve şefkat göstermenin, aslında toplumun geleceğine yapılan bir yatırım gibi görülmesi gerektiğini vurguladı. Aynı şekilde toplumun sevgi, merhamet bakımından ihtiyaç içerisinde olan en önemli kesimlerinin başında yaşlıların geldiğini hatırlatan Kurtulmuş, Darülaceze’nin, yaşlı, bakıma muhtaç kişilere karşı toplumun ödevini hatırlatmak bakımından örnek olsun diye kurulduğunu ifade etti.
Türkiye’de nüfusun giderek yaşlandığına ve bununla birlikte postmodern dünyada yaşlıların bu kalabalık hayatın içerisinde yalnız kaldığına dikkati çeken Kurtulmuş, “Yaşlıların tek başına kalmaktan kurtarılması, onlara bir şekilde destek, şefkat ve merhamet elinin uzatılması hayati bir önem arz ediyor. Bu anlamda bu tür kurumların giderek artması, giderek daha çok fonksiyon görmesini temenni ediyoruz.” ifadesini kullandı.
Kurtulmuş, Darülaceze’nin, yeni yeriyle de dört dörtlük bir hizmet müessesesi haline geleceğini, uzun yıllar, sadece Türkiye için değil, bütün dünyada Türkiye'nin örnek kurumlarından birisi haline geleceğini kaydetti. “Bizim toplumsal dokumuzda gencin, yaşlının, annenin, babanın, dedelerin, büyüklerin, küçüklerin bir şekilde birbirinden ayrı ayrı noktalarda durması yoktur.” diyen Kurtulmuş, toplumun belli zamanlarda değerlerini hatırladığı, onlara merhametle ve şefkatle yaklaştığı bir geleneğin de sürdüğünü dile getirdi.
Hayatın akışı içerisinde daha çok bakımevlerine, daha çok yaşlılarla ilgili çalışmalar yapılmasına ihtiyaç olduğuna da işaret eden Kurtulmuş, “Ümit ederiz ki bu çalışmalar çok daha güzel bir şekilde ileriye doğru gider.” şeklinde konuştu.
“İSRAİL'İN SİYONİST REJİMİNİN DURDURULABİLMESİ İÇİN DE SOFRALARIMIZDA DUA EDİYORUZ”
Bu ramazanda, iftar sofralarında yiyecek bir lokma ekmeği, temiz suyu olmayan milyonlarca Müslüman’ın bulunduğunu anımsatan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Zulüm içerisinde, baskı, yokluk, yoksulluk içerisinde milyonlarca Müslümanın ramazanın diriltici ruhundan istifade etmek için bir araya geldiklerini, hatta toplu sofralarda da olsa oruçlarını açmak için gayret sarf ettiklerini görüyoruz. Her şeyden evvel hemen yanı başımızda Filistin'de, Gazze'de bu akşam hemen hemen bizimle aynı saatlerde oruçlarını açan Gazzeli Müslümanların inanın ki büyük bir kısmının böylesine bir sofraya sahip olmadığını biliyoruz.
Yiyecek ekmeklerinin, içecek sularının olmadığı bir ortamda dünyadan kendilerine gelecek herhangi bir yardıma muhtaç hale gelmiş olan yaklaşık 1,5 milyon insandan bahsediyoruz. Her sofrada Gazzeli dostlarımızı, kardeşlerimizi hatırlıyor, onlar için dua ediyoruz. Onları insanlık tarihinin görmediği büyük bir vahşetle, büyük bir hırsla öldüren, onları öldürmekten zevk alan, bilerek isteyerek öldüren İsrail'in siyonist rejiminin durdurulabilmesi için de sofralarımızda dua ediyoruz.”
Milletin yardımlaşma duygularını da takdirle karşıladıklarını ifade eden Kurtulmuş, “Hemen hemen gittiğimiz her yerde insanlarımızın, dünyanın dört bir tarafındaki Müslümanlara da yardım ulaştırabilmek için önemli gayretler içerisinde olduğunu, özellikle Gazzeli kardeşlerimize bu ramazan gününde yardımın ulaştırılabilmesi için önemli bir şekilde gayret sarf edildiğini görüyoruz. Ümit ederiz ki, dua ederiz ki yeryüzünü kana bulayan bu çetenin, insanlık tarihinin görmüş olduğu en büyük soykırımı, en büyük katliamı gerçekleştiren bu yapının bir an evvel durdurulması ve bu yapının ortaya koymuş olduğu bu zararların da bir an evvel giderilmesi gerekir. Önce acilen ateşkes ve buna eş zamanlı olarak da insani yardımların Gazze'ye ulaştırılması sadece bizim değil, bütün insanlığın ortak sorumluluğudur.” değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, Türkiye olarak İsrail’in saldırılarının bir an evvel durdurulması için gayret sarf ettiklerinin altını çizerek şunları kaydetti: “Netanyahu ve çetesi arkasına aldıkları güçle, Birleşmiş Milletlerde her türlü desteği de sağladılar. Şimdi çok şükür son kararda çekimser kalarak Amerika, hiç olmazsa bu ekipten artık sıkıldığını, bu ekibin yükünü taşıyamayacağını, bu büyük vebalin altında ezildiğini dünyaya göstermiş oldu. Ama bir taraftan da bu kararı aldık ama bu kararın bağlayıcı bir tarafı yok diyerek de maalesef yine zulmün devamı yönünde işaret verdiklerini görüyoruz.
Bizim milletimizin temel özelliklerinden birisi, zalime zalim demeyi başarabilmesi, zalimi durdurabilecek güç ve kudreti ortaya koyabilmesi ve her şart altında, nasıl olursa olsun mazlumun yanında durabilmeyi başarmasıdır. Edilen her bir duanın, Rabbimiz katında kabul olmaya en yakın olduğu bu ramazan sofralarında, Gazzeli kardeşlerimizin kurtuluşu için de dua ediyoruz. Sadece Gazze'de değil, dünyanın dört bir tarafında mazlum, mağdur, çaresiz ve gerçekten yokluk ve yoksulluk içerisinde olan nice Müslüman kardeşlerimize de Cenab-ı Allah'tan yardım diliyoruz. İnşallah bu ramazan, Müslümanların ümmet olarak yaşadıkları bu sıkıntılarla karşılaştığı son ramazan olur. Bunun için de ayrıca dua etmemiz lazım. Çalışıyoruz, gayret ediyoruz.”