Türk Dil Kurumu tarafından düzenlenen ‘Türk Diline Hizmet Ödülleri', düzenlenen törenle sahiplerini buldu.
Türk Dili Kurumu Konferans Salonu’nda düzenlenen ödül töreninde TÜRKSOY adına Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı Genel Sekreteri Prof. Düsen Kaseinov, Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı adına Abdullah Eren, Prof. Dr. Hamza Zülfikar, Prof. Dr. Mustafa Canpolat ve turkceyaz.com sitesi adına Tunç Erdoğan ödül alan kişiler oldu. Törenin açılışında konuşan Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin, bu ödül töreninin Türk dili, Türkçe ve Türk Dil Kurumu açısından önemli olduğunu belirterek, “Biz Türk diline, Türkçe’ye ve Türk Dil Kurumu’na üstün hizmetleri geçen kurumlarımıza ve hocalarımıza hizmet ödülü olarak onurluk vermek üzere toplandık” dedi.
Türk Dil Kurumu ile ilgili bilgiler veren Prof. Dr. Gülsevin şunları kaydetti:
“Bilindiği gibi 1932 yılında Türk dilinin tetkik cemiyeti olarak kurulan, Mustafa Kemal Atatürk’ün yönlendirmeleri ile kurulan Cumhuriyetimizin kültürünü ve önemini vurgulayan kurumlarından olan Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu. Daha sonra o gün belirlenen ilkeler ve anlaşmalar doğrultusunda 1932’den bugüne kadar aynı çizgi üzerinde çalışmalarına devam etmiş bir kurum Türk Dil Kurumu. Türk dilinin öz güzelliğini ortaya çıkartmak, dünya dilleri arasında gereken yerine ulaştırmak, Türk dili üzerine araştırmalar yapmak gibi özetlenen ilkeler ve amaçlar var. Mustafa Kemal Atatürk zamanı da dahil olmak üzere Türk Dil Kurumu sadece Türkiye’deki Türkçe’nin üzerine eğilmedi. Mustafa Kemal Atatürk’ün 1930 yılında bir sözü var ‘Kuzeyimizde bir dostumuz var. Sovyetler Birliği. Dostumuz, müttefikimiz ama orada bizim dili bir, dini bir, tarihi bir kardeşlerimiz de var. Her imparatorluk gibi Sovyetler Birliği de bir gün çöker ve biz o güne hazırlıklı olmalıyız’ dediği sözünden dolayı o günden beri Türkiye dışındaki Türklerle, onların dilleriyle ilgili çalışmalar kurum tarafından hep yapılmış.“
Dünyada bulunan tüm Türk lehçelerinin sözlüklerinin, gramerlerinin, efsanelerinin ve destanlarının Türk Dil Kurumu tarafından yayınlandığı bilgisini veren Gülsevin, “Sözlük dediğimiz zaman yalnızca Türkiye Türkçe’sinin sözlüğü değil, Türk ve akraba topluluk olan neredeyse bütün halkların da yapıldı. Örneğin Gürcüce, Kürtçe, Ermenice, Sırpça, Boşnakça, Hırvatça, Rumence vs. birçok sözlük var. Millet dediğimiz etnik ayrıma bakmadan millet dediğimiz Avrasya’ya yayılmış bu halkların hemen hepsinin sözlüğü ve eserleri Türk Dil Kurumu’nda yayınlandı“ ifadelerini kullandı.
Birçok eserin dijital ortama geçirildiğini ve herkesin bu eserlere ulaşabileceğini belirten Prof. Dr. Gülsevin şöyle devam etti:
“Türk Dil Kurumu’nda şu ana kadar binlerce kitap basılmış durumda. Bu sene 100’ün üstünde kitap basıldı, ayrıca kurumun 3 tane de dergisi var. Burslar veriliyor. Burslar için bu sene ayrıca iddialı girdik bu sefere. Burs sayılarımızı arttırdık. Bizim ilanımızda 700’ün üzerinde lisans bursu bulunuyor. Yüksek lisans ve doktora burslarını 75’e çıkardık. Bildiğiniz gibi kurumun bütçesi Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyet ettiği İş Bankası’ndaki yüzde 28'lik hissesi. O hisse TDK’ya ve TTK’ya eşit biçimde pay ediliyor. Kültür, devletin ve milletin temelidir. Bunun altını çizerek Atatürk, mirasını bu iki kuruma bırakmış.”
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Muhammet Hekimoğlu ise konuşmasında şunları kaydetti:
“Milli varlığımızın ana unsuru bir milleti millet yapan ve milletin asırlar boyu devamlılığını sağlayan en önemli husus olan dile ayrı bir ayrıcalık vermek gerekiyordu. Türk diline hizmet eden birçok kurum ve kişi var. Burada onları temsilen sembolik olarak bir ödül vermek ve bu ödülü tüm hizmet edenlere takdim etmek onların adına size vermek büyük mutluluk. Dil için ne yapılmalı? Bu bahiste söylenecek birçok söz vardır ama bir şey var ki bütün dili koruyacak bir yapılanma olmalıymış. Dili yabancı dillerin boyunduruğundan baskısına karşı korumak söz varlığını geliştirmek nesilden nesile aktarmak için bir oluşum yapmak gerekiyormuş. Bu oluşumu da Cumhurbaşkanı’nın himayesine vermek gerekiyormuş. Bunun için de bir kaynak tahsis etmek gerekiyormuş. Geçmişteki tüm hocalarımız bunu yapmış ve kültüre bıraktığı miraslar ile bunu göstermiştir. Bu kişilere şükranlarımı sunuyorum. Özellikle Son 18 yılda kişi başına düşen milli gelir arttı. Ekonomik olarak ülkemiz ve insanımız kayda değer bir refah seviyesine ulaştı.”
Yabancı kelimelerin yerine Türkçe kelimelerin kullanılmasının önemine dikkat çeken Prof. Dr. Hekimoğlu, “Binaların, alışveriş merkezlerinin adlarını ya tower koyuyoruz ya rezidans koyuyoruz. Buna karşı bir ses, bir itiraz olsun diye 2017 yılını çeşitli faaliyetler yapmak üzere Türk Dili Yılı ilan ettik. Söz buraya gelmişken dili nasıl koruyacağız? Etrafına bir koruma kordonu mu oluşturacağız. Görünür bir şekilde koruma kordonu oluşturmak çok zor. Dil Kurumu ve sizin gibi değerli kurumlarımız Türkçe’mizi korumak için çalışmalar yapıyor fakat bu yeterli değil. Dilimizden dilimize dökülen ifadelere dikkat etmemiz gerekiyor. Şahsi olarak dikkat etmemiz gerekiyor. 21. yüzyıl bilişim çağı. Fakat bilişim çağı gelirken, teknolojik akım gelirken değerleriyle birlikte geliyor. Teknolojik akımla birlikte bizlere dayatılan kelimeler var. Bizler ağzımızdan çıkanları kulaklarımız duyacak şekilde, kulaklarımız duyduğunda da rahatsız olmayacak şekilde konuşalım. Güzel Türkçe’mizi pandemiye, filyasyona online’a, setup’a kurban etmeyelim. Her bir kelimenin Türkçe’sini kullanalım, çünkü dilimiz kimliğimizdir” açıklamalarında bulundu.