Son zamanlarda bazı çevrelerde artarak devam eden, "PKK'yı aklama" operasyonu öyle bir noktaya ulaştı ki, nerdeyse kanlı terör örgütünün kendisi bile, "Vay be meğerse biz ne masum bir örgütmüşüz" diyecek!
Hani köylünün birisi arzuhalciye gidip, komşusuyla ilgili bir şikayet dilekçesi yazdırıyor ya tıpkı onun gibi, biliyorsunuz sonunda dilekçeyi okuyan köylü hüngür hüngür ağlıyor; "Ben nasıl mağdur olmuşum da haberim yokmuş."
Kanlı terör örgütünü sütten çıkmış ak kaşık gibi gösterme sevdalıları, öylesine etkili oldular ki, baksanıza nihayetinde Yavi Belediye Başkanı Abdulhalik Yılmaz da zokayı yutanlar arasına katılmış.
İnanılır gibi olmasa da koskaca bir belediye başkanı, (hem de BBP'li) 1993 yılında Yavi'de 35 masum insanın öldürülmesiyle sonuçlanan katliamı, PKK'nın yapmış olabileceğine inanmadığını söylemiş.
Şayet bu haber yalanlanmaz ise, ya belediye başkanının niyetinden kuşku duymamız lazım, ya da son derece cahil biri olduğuna inanacağız.
35 vatandaşımızın PKK tarafından katledildiğine inanmadığını söylerken, aslında bir bilgi sahibi olduğunu ima ediyor. Başkan'a göre, bu vahşet olsa olsa, Türk-Kürt çatışması doğurmak isteyen kişi veya kurumlar tarafından yapılmıştır. Yani devleti adres gösteriyor. Ki, zaten murat edilen de budur...…
Teyo Pehlivan, "Seferberlikte PKK bizim 500 koyunumuzu çalmıştı" dediğinde, herkes itiraz etmiş, yani demek istemişler ki "Tamam; pehlivan sallamasına sallıyorsun da, biraz insaflı ol. Seferberlikte PKK ne arıyordu?"
Teyo bakmış ki, gerçekten bu sefer olmadı; geri adım da atamaz. Hemen tereyağından kıl çeker gibi, ustaca çıkmış işin içinden:
"Peki o zaman bizim koyunları kim çaldı?"
Acaba Yavi Belediye Başkanı hiç merak edip araştırmış mıdır, niçin PKK'nın adı uluslar arası kayıtlarda dünyanın en kanlı, en acımasız ve en ilkesiz terör örgütü şeklinde geçmektedir.
Belli ki, Başkan Bey, derin bir araştırma yapmış, 93 yılından beri bütün izleri sürüp sonunda bir kanaate varmış: Bu iş PKK'nın işi değil!
Hatırlamıyorsa biz hatırlatalım: 93'te bu acımasız vahşetin ardından PKK saldırıyı üstlenmiş ve bundan sonraki süreçte de ölenlerin yakınlarına yargı yoluyla devlet tarafından ciddi tazminatlar ödenmişti.
Yani Başkan Yılmaz'ın açıkça söylemeye cesaret edemediği ama inandığı gibi bir şey olsaydı, PKK bu saldırıyı üstlenir miydi ve de yargı süresince işin içindeki iş ortaya çıkmaz mıydı?
Ayrıca bu bölgede bir Türk-Kürt çatışması çıkarmak isteyenler niye Yavi gibi hiçbir stratejik önemi olmayan bir beldeyi hedef seçsin ki?
Dedik ya, şu son zamanlarda moda oldu PKK'yı masum göstermeye çalışmak...…
Adamcağızı tanımıyoruz, PKK'ya sempati duyduğu için mi, böyle septik bir bakış getiriyor yoksa, kafası karıştırıldığı için mi PKK'nın bile aklına gelmeyen bu sapkınlığa sığınıyor?
Sebep ne olursa olsun, bu çıkış ne Yavi'ye yakıştı ne de onun seçilmiş belediye başkanına...…
Oysa Başkan Yılmaz, "Vaktiyle Güneydoğu ve Doğu'daki her olay PKK'ya fatura edildi" şeklinde konuşmuş olsaydı; üzerine kafa yorulabilirdi. Çünkü, zaman içinde öyle çirkinliklere tanık olduk ki, hatta bazı komutanlar bizzat itiraf bile ettiler: "Siyasetçiler gevşemesin diye bazı yerlere bomba koyduk."
Fakat bu itirafların veya elde edilen delillerin hiç birinde, Yavi'de yapılan katliam gibi bir cinayetin izlerine rastlanmadı. Biliyorsunuz bazı çevreler Bingöl'de 33 askerimizin şehit edilmesi olayını da, (PKK'nın kabul etmesine ve nasıl yapıldığını anlatmasına rağmen) devlete fatura etmeye çalışıyorlar.
Yavi Belediye Başkanı Abdulhalik Yılmaz da aynı yoldadır, demiyoruz. Zira, hem bu zatı tanımıyoruz hem de adına atfedilen açıklamaya bizzat tanık olmadık.
Şayet haber doğru ise, o vakit belediye başkanı hemen yargıya başvurup, ne biliyorsa, elinde hangi belge ve bilgi varsa, adalete teslim etmelidir. Ancak bu yolla memleketine ve insanlığa hizmet etmiş olur.
Yok; yani elinde hiçbir delil olmadan esip savuruyorsa, yolu yine yargıya düşmelidir. Bu sefer de savcılar, O'nu çağırıp ileri sürdüğü iddiaları ispatlamasını istemelidirler.
"35 insanın PKK tarafından katledildiğine inanmıyorum" gibi, kesin bir hüküm vermek ve bu hükmü de kamuoyu ile paylaşmak, maksadını aşan bir konuşmadan çok öte bir şeydir.
Demek ki, Başkan Yılmaz bazı bulgulara sahip...…
Haydi, "şimdiye kadar niye sustun" diye sormayalım. Olabilir, bazı belgelere şimdi ulaşmış olabilir ancak o belgeleri "niye devlete götürmedin" demek, en doğal hakkımız değil mi?
Bu ülkede PKK muhiplerinin nasıl etkin bir faaliyet içinde olduklarını artık herkes biliyor. Baksanıza iş öyle bir boyuta gelip dayandı ki, en kanlı cinayetler bile devlete mal edilir oldu.
PKK, "Ben eli silahlı kanlı bir terör örgütüyüm" demesine ve tüm dünyanın da bunu bilmesine rağmen, bizdeki PKK sevicileri ve onların yardakçıları, ısrarla ibra etmenin derdindeler!
Neyse ki bu millet aklıselimini kaybetmedi, neyse ki toplumsal hafıza ve ortak akıl her şeye karşın işleme devam ediyor.
Önce, "33 eri PKK şehit etmedi" dediler, şimdi de "35 masum köylüyü PKK katletmedi" diyorlar.
En iyisi mi siz söyleyenlere değil, söyletenlere ve bu söylemlere prim verenlere bakın...…
PKK bile şaştı kaldı bu işe!
Yavi Beldesi, Çat değil de Pasinler'e bağlı olmuş olsaydı, diyecektim ki Başkan merhum Teyo'dan çok etkilenmiş, O'nun yokluğunu aratmamak için sallayıp duruyor. Fakat ihtimal ki bu zat, Teyo'yu tanımıyordur bile… Çünkü tanımış olsaydı, bu komplo teorisinde bir zeka kırıntısı olurdu.
Ne diyelim Allah akıl fikir versin...…